Genel, PhD Regulars

Jonathan Hickman: “To Me My X-Men”

House of X Exclusive Cover By Shannon Maer

Herkese selamlar;
Her hafta çizgi romanla ilgili yeni bir konuda bir ÅŸeyler karalamanın sözünü vermiÅŸtik, elimizden geldiÄŸince ve vakit izin verdikçe de devam edeceÄŸiz. Sırada yepyeni! bir Marvel çizgi romanı var. Basımı öncesinde yazar/çizer kadrosuyla oldukça heyecan yaratan House of X, Amerika’da geçen hafta raflara düştü ve genelde tüm X-Men fanları ve eleÅŸtirmenlerden oldukça iyi geri dönüşler aldı. Bir de biz bakalım bu sefer ne yapmış Hickman!

Jonathan Hickman pek çok sefer (Fantastic Four, Avengers, Infinity) Marvel çizgi romanlarını baÅŸtan dizayn etmekle ya da farklı yörüngelere götürmekle görevlendirildi, ve hepsinde baÅŸarılı oldu. Kendi projeleri olan Black Monday Murders ve Manhattan Project gibi çizgi romanlarda da izoterik ya da baÅŸka bir deyiÅŸle gizli olan gruplara, konulara, efsanelere ışık tuttu. İyi bir öykü anlatıcısı diyebiliriz. AteÅŸ başında Jonathan Hickman hikayeleri anlatmayız birbirimize ama daha evrensel daha derin konulardan bahsederken Hickman’ın dokunduÄŸu konulara biz de kendimizce dokunuruz.

X-Men baÅŸlığı ilk günden bu güne çok derin bir felsefenin eseri. İnsanın insandan üstün ve onunla birlikte yaÅŸayan bir varlık karşısında verdiÄŸi tepkileri, Tanrı’nın gölgesini ve yumruklarıyla kazanamayacağı olası bir savaÅŸ durumundaki savunma mekanizmalarını genel geçer tüm X-Men kitaplarında görebilirsiniz ki bu artık tat vermiÅŸti. Konu tekrarlandığı için deÄŸil, saçma sapan eklentilerle yeni olacağız diye uydurulan ayakları yere basmayan kıyamet senaryolarıyla. Özellikle Wheedon (Astonishin X-Men) ve Morrison (New X-Men) dışında neredeyse 20 yıldır doÄŸru düzgün bir X-Men çizgi romanı yok. Belki Bendis’in House of M’ini ayrı tutabiliriz. İşin garip tarafı da ÅŸu, 2 düzine yıldır sürekli rebootlanan bir amiral gemisi var elimizde, kaptanı sürekli deÄŸiÅŸiyor, rotası sürekli baÅŸka yerlere gidiyor ama tekne sürekli su alıyor. Neredeyse bitme noktasına gelen X-Men’i Jonathan Hickman kurtaracak mı?

Cevap basit, evet. Ne yaparsa yapsın Hickman kadar yerinde gitmeyen bir gemiyi doÄŸru rotaya sokmayı bilen biri, zaten öncekilerle karşılaÅŸtırıldığında muhteÅŸem bir ÅŸey baÅŸarmış gibi gözükecekti, öyle de gözüküyor. Ama biz, Hickman’ı Morrison’la karşılaÅŸtırmayı seçiyoruz ve House of X’i de ona göre tartışıyoruz.

Öncelikle, House of X’de bahsedildiÄŸini göreceÄŸiniz Krakoa Mutant Adası ve ve Professör X’in çalışmaları hakkında ön bilgim yok. Yani X-Men Red, Blue ya da Uncanny’de bunun hakkında bir bilgi var mıydı bilmiyorum, çünkü okumadım. Sadece X-Men Gold’un ilk sayısını malum sebeplerden göz geçirmiÅŸtim o yüzden benim için yeni olan bu adayı ve Prof. X’in mükemmel dizayn edilmiÅŸ araÅŸtırma-geliÅŸtirme ürünlerini yepyeni ÅŸeyler olarak deÄŸerlendireceÄŸim. Nitekim öyleler.

Grant Morrison tarihin en iyi çizgi roman yazarlarından olmasının yanı sıra bir Title’ı bıraktıktan sonra arkasından gelen yazarlar için hem çıtayı bambaÅŸka noktaya koyan hem de tüm karakter “lore”unu okumak zorunda bırakan bir yazar. Batman’den sonra Scott Snyder’ın bu kadar efsane bir isim olması aslında Morrison sonrası dersini çok iyi çalışması. Hickman’a kadar hiç bir X-Men yazarının bunu baÅŸarabildiÄŸini söyleyemeyiz. Neyse, gelelim ana konuya. Unutulmaması gereken ÅŸu House of X’i okurken; burası gerçekten yepyeni bir X-Men. Evet karakterleri tanıyoruz, hepiniz Jim Lee’nin çizimlerini biliyor ve hala öyle düşünüyorsanız; iÅŸler çok deÄŸiÅŸti. Mutantlar hala insan ırkı için tehdit ama bu sefer onlar da çok ciddi ve kendi bağımsızlıklarının arkasında duracaklar. Profesör X; bizimle barış içinde yaÅŸamak yerine artık bizden ayrı ama bizimle ticaret yapan bir devletin temellerini atmış. Ve bilin bakalım bunu yaparken yanında kim var; Magneto!

Magneto panelleri gerçekten mükemmel, Marvel’ın belki de en karizmatik karakterlerinden biri Omega Level Mutantımız Magneto yıllar içinde etkinliÄŸi azalmış B-Side Kötü adam seviyelerine inmiÅŸti. Pepe Larraz (ilerleyen paragraflarda bahsedeceÄŸiz) kalemiyle karakterin o tehditkar, tüyleri diken diken eden yapısını yeniden yakalamış. Yabancı sitelerde konuyla ilgili bir kaç ÅŸey okursanız hepsinin Larraz’ı yerden göğe sığdıramadığını göreceksiniz, biz de yapacağız aynı ÅŸeyi birazdan. Neyse, Magneto sahnesini ve konuyu anladıktan sonra gerçekten içimden Hickman’a mail atıp bu mükemmel çizgi romanı en sonunda Magneto vs Xavier paradigmasının içine sokmamasını rica etmek geldi. Umarım en nihayetinde böyle bir ÅŸeyle karşılaşırsak bile bu yeni bir konu üzerine olur.

Bir çizgi romanı iyi yapan şey nedir? Tamemen subjektif fikirlerimi sunarak şöyle diyorum;

1- Tekrar okuma isteÄŸi.

2- Gelecek sayıyı heyecanla bekleme.

3- Onun hakkında araştırma yapmaya itme.

4- Çizimler.

5- Yeni bir okuyucu olarak milyonlarca şey öğrenmeme gerek kalmaması (X-Men titlelarında bu o kadar zor ki 🙂

House of X bu 5 Maddenin hepsini saÄŸlıyor. KardeÅŸ serisi Powers of X’i ve ana seri olacak olan X-Men’i de heyecanla bekliyorum ÅŸu sıra. 2-3 kere okudum HoX’u. Milyonlarca ÅŸey öğrenmeme gerek yok ama yeni bir okuyucu olsam da bir kaç sayı sonra sorularımın cevap bulacağına emin olurum. O zaman gelelim çizimlere;

Pepe Larraz adını ilk duymam açıkçası Marvel’ın Young Guns variantlarıyla oldu. Aaron Kuder’la birlikte bana kalırsa o ÅŸansı en güzel deÄŸerlendiren kapak çizerlerindendi. Kendisine yepyeni bir rotaya giden X-Men gibi bir çizgi romanın emanet edilmesi kalitesini ortaya koyuyor. Åžimdi biraz abartıyor gibi gelebilir bu cümleler ama, baÅŸkası olsa House of X böyle olmazmış. Spoiler olmaması için paylaÅŸmıyorum ama internete göz gezdirseniz Larraz’ın panellerinin bazılarıyla siz de karşılaÅŸabilirsiniz. Çizgi romanın renk paleti de oldukça yakışıklı diyebiliriz.
V
Bitirirken şöyle diyelim, Hickman’ın X-Meni yeni doÄŸmuÅŸ bir bebeÄŸin yürümeyi öğrenmesi deÄŸil daha çok uzun süredir görmediÄŸimiz ve çok sevip saygı duyduÄŸumuz birinin geri gelmesi gibi. Ve hepimiz onun neler yaÅŸadığını, bize anlatacaklarını çok merak ediyoruz.

9/10.

Sevgiler

M.

İlgili Ürünler