Jason Aaron ve Thor

Herkese selamlar;

İnsanın ilk gün doğumundan son batışına kadar her zaman kendini yaslayacağı, günahlarını tartışacağı, karanlıkta ışık olmasını istediği ya da sorguladığı, kızdığı, korktuğu en büyük konsept Tanrı. Hepimiz sorunlarımızın nedenlerini anlamak için kendimizden daha büyük, daha yüce ve müktedir bir olguya bazen aralıklarla bazen sürekli dayanma ihtiyacı hissederiz. Peki, Tanrı ve ya kadim zamanlardaki çok Tanrılı inanç sistemi aslında nedir? Tanrılar zarar görebilir mi? Tanrı yok edilebilir mi?

Gorr’a göre evet. Jason Aaron 2012 yılında yazdığı Thor: God of Thunder serisi ile karaktere ve üstteki tartışmaya hiç de alışık olmadığımız bir yerden bakıyor. Kesinlikle en iyi Thor yazarlarından olan Aaron; Neil Gaiman’ın Amerikan Tanrılarının kaldığı yerden yepyeni bir tanrılar savaşının içine sokuyor bizi. Perşembe ,(thursday) gününün Norse inancındaki Şimşek Tanrısı Thor’dan geldiğini kaç kişi biliyor bilmiyorum, ama yabancı birine perşembe gününü İngilizce olarak söylediğimizde hala kendisini anıyoruz. Bu açıdan aslında “kadim tanrılar” bir şekilde hala bizimle, günlük hayatımızda ya da öykülerimizde.

Aslında dünyanın bize öğrettiği güzel şeylerden birisi de tam olarak bu. Eğer öykülerimizde ya da hayal gücümüzde metalaştırma gücümüz varsa, bu onları gerçek yapmaz mı? İşte Aaron’un Gorr karakteri tam da bu! Tanrıların varlığını reddederek başladığı yolculuğunu onlara inanarak bitiriyor. Fakat inanırken de tek bir amacı var, Marvel evreninde tek bir Tanrı bırakmamak.

Alegorik açıdan Thor vs Gorr bir Tanrı vs Lucifer savaşı değil daha çok Tanrı vs İnsan savaşı. Gorr ilk paragrafta bahsettiğimiz, kendimize cevap aradığımız her şeye müktedir ya da her şeyi affeden Tanrı olgusunun içinde sadece kötü şeylere odaklanmış ve özgür irademizin hiç bir kondisyona bağlı olmadan bizi ırk olarak daha ileri taşıyacağını söyleyen bir ilahi terörist. Gorr’a katılır katılmazsınız orası sizin bileceğiniz iş, ama Aaron’un dehasını vurgulamamız tam burada çok önemli. Bir felsefe kitabının zaman zaman iç bayan dilinden çok uzakta çizgi romanın potansiyelinin tümünün kullanımı ile sizi düşünmeye itiyor. (Esad Ribic’e de burada bir alkış).

Çizgi roman inanılmaz bir görsel güç. Aklımıza gelebilecek her türlü fantastik ve/veya realist durumu trajedik, komik, aksiyon tabanlı ya da durağan şekilde yansıtabileceğimiz televizyonun 22 sayfaya sığdırılmış hali. Pek çok insan için, çoğu zaman okumayanlar, çizgi roman 8 ila 13 yaşında çocukların fantastik kahramanların maceralarını okuyup kendilerini süper kahraman sanmasına neden olan bir “yumuşak” edebiyat türü. Aslına bakarsanız olay bambaşka ama siz zaten bunu biliyorsunuz 🙂 Yine de Aaron bu çizgi romanı alıp okuyacak yıllanmış çizgi roman koleksiyonerleri için ne yaratıyorsa ilk kez çizgi roman okuyacak biri için de bambaşka bir deneyim yaratıyor. 25 sayıda okuyucuya muhteşem derinlikte bir öykü anlatıyor. Belki de hiç tartışmadığınız, tartışmak dahi istemeyeceğiniz, belki de korkacağınız bir soru? Ya Gorr haklıysa?



Bunun yanı sıra klasik bir inceleme yazısı olsaydı bahsedeceğimiz karakter gelişiminden de bir kaç satır ekleyelim. Godbutcher Arcı boyunca 3 farklı Thor’u izliyoruz. Genç, günümüz ve gelecekteki Thor. Aynı Tanrının 3 farklı zamanda olaylara nasıl başka yaklaştığı da bu çizgi romanı çekici kılan en önemli unsurlardan birisi. İnsanoğlu olarak nitelendireceğimiz Gorr çok da fazla değişmezken, affedici ya da korkutucu Tanrı sürekli gelişiyor, değişiyor ve başkalaşıyor.

Çizgi romanla ilgili daha fazla spoiler verip en sonundaki felsefi bitirişi mahvetmek istemiyorum. Ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, Thor: God of Thunder (2012) serisi bir çizgi romandan çok çok daha fazlası. Eğer kendinizi vererek okur ve aslında Aaron’ın neyi tartıştığını düşünürseniz. İzoterik bir kabuk altında Jason Aaron, Plato’dan başlayan yolculuğunu Sartre ve Heidegger gibi varoluşsal felsefe dünyasının içinde bitiriyor. Ve insan olarak varlığımızı bir kez daha anlamlandırmaya çalışıyor. Bu yüzden bu çizgi romanı mutlaka edinin.

Genelde reklam yapmayız bu bölümlerde ama eğer PhD websitesinde serinin ilk sayısı İngilizce orijinal dilinde, Marmara Çizgi ürünleri satan yerlerde de ilk arcı Türkçe cilt halinde bulabilirsiniz.

Sartre’ın dediği gibi dünyada bir cehennem varsa o da insanoğlunun kendine yarattığıdır. Nedeni size kalmış 🙂

Sevgilerimle,

M.